Şehit Kütüphaneleri - ÇÖP BİDONU

Spor, doğa, sağlık, teknoloji ve güncel içerikler

Sağ Baştan Say

Home Top Ad

Post Top Ad

31 Ocak 2018 Çarşamba

Şehit Kütüphaneleri

Şehit Kütüphaneleri logosu

Hayat bazen bizlere çok yorucu gelebiliyor. Sabahın erken saatlerinde kalk, gözlerin yarı açık hazırlan işe koştur. Havanın dondurucu soğuğu yok mu bir de insanın dışarı çıkası gelmiyor. İş yerinde saatlerce bilgisayarın başında vakit geçirmek de zor tabi. Gözlerin ağrısı başa vurmaya başladığı zaman, bir türlü 17:00 ye gelemeyen akrebe küfürler başlıyor. O saate kadar çenesi düşük bir iş arkadaşın varsa ya da memnun olmak bilmeyen patronun bulunuyorsa dünyanın en bahtsız bedevisi olduğunu düşünüyorsun değil mi?

Çok şükür mesai bitti. Eve gidip televizyonun karşısında kurulma vakti. Yemekler hazırlanmış, çay demlenmiş, çerezler sehpanın başköşesinde ama hay aksi! Sevdiğin televizyon programı bu akşam yayında yok. Olacak iş mi şimdi bu? Zaten gün boyu iş yerinde yeterince strese maruz kalıp yorulduğun yetmiyor gibi. Bunun üstüne yarın yapacağın işlerin külfeti şimdiden vücuduna mikrop gibi yayılıp mideni bulandırmasın mı? Evet, hayat bizler için gerçekten yorucu. Peki ya diğerleri?




Bir asker düşünün mesela, ülkesi için ailesinden uzakta yaşayan. İşe giderken soğuktan dert yandığımız havada eli tetikte sabaha kadar bekleyen. Akşam olduğunda evine gitmek yerine, bir başka pusu noktasına giden. Evde pişen sıcacık yemeklerden seçme şansı olmayıp kumanya ile beslenen.  Ülkeye zarar vermek isteyen bin bir türlü kancıklara meydan okuyan. Yemeğini paylaştığı arkadaşının, gözlerinin önünde paramparça olduğuna şahit olan. Kaderine şehitlik yazıldıysa, gazetelerin en hücra köşesinde iki satırlık şanı olan.

Ülkesi için ölüme meydan okuyup da şehadete kavuşan o kadar kahraman var ki; hangisini telaffuz edeceğim bilemiyorum. Şehit Abdulselam Özatak… Hakkari doğumluydu. Rahata rağbet etmemeyi gönüllü köy koruyucusu olan babasından öğrendi. 2013 yılında çok istediği subaylık rütbesini aldı. Terör örgütlerinin ailesine yaptığı baskısına dayanamayıp dokuz kardeşini ikamet ettiği Ankara’ya getirdi. Dokuz kardeşine hem abilik hem de babalık yapıyordu. Tayini Diyarbakır’a, aslında rahat edebileceği cezaevinde bir göreve çıktı. Arkadaşlarının şehadet haberine içerleyip, özel harekat birliğine gönüllü olarak tayin istedi. Çok vakit geçmeden terörün kalleş kurşunu Abdulselam Özatak’ı buldu. Şehadetine özendiği arkadaşlarına kavuştu.

Şehit Teğmen Abdulselam Özatak, bizler yaşayalım diye yaşamından olan binlerce kahramanlardan sadece biri. Milletçe öğrenmemiz gereken en büyük ders, ateşe sadece düştüğü yeri yakmayacağını ispatlamak. Çok şükür ki aynı ateşte yanmayı borç bilen insanlar hala hayatta ve çok güzel işler yapıyorlar. Şehitlerimizin adıyla Anadolunun her köşesinde Şehit Kütüphaneleri kurmaya çalışıyorlar. Şu ana kadar 29 ilde birçok kütüphane kurmuş durumdalar. Sizler de o çok dertli, yorucu hayatlarınızdan fırsat bulursanız, elinizdeki kitaplardan bağışta bulunmayı deneyin. İçine sıcak bir not düşün ki, Abdulselam şehidimizin kardeşleri gibi birçok gencimiz yalnız olmadıklarını bilsinler.  Ateşin sadece düştüğü yeri yakmadığını ispatlayalım.


Post Bottom Ad

Pages